20 Şubat 2011 Pazar

kırmızı basınç

Kafasındaki ses hala durmamıştı. İki saat boyunca rakamlara boğuştuktan sonra saçı başı dağınık, yanakları hafif kızarmış bir şekilde sınav salonundan çıktı. Yanındaki arkadaşları sürekli ona ne yaptığını soruyordu. Düşünmeden aklına gelen ilk cevapları söylüyordu ve onların cevaplarıyla hiç ilgilenmiyordu. Aklı ne birazdan yiyeceği yemekte ne de eve dönünce yıkaması gereken çamaşırlarındaydı, sadece bir soru takılmıştı, onunla uğraşıyordu. E şimdi akım sola doğru hızlanıyorsa bası... Durdu. Bir anda bütün sesler durdu, bütün renkler durdu. Kapının açılma hareketi durdu, gökyüzü durdu hatta havadaki soğuk bile durdu. Sadece tek bir renk hakimdi. Kırmızı! İbrahim Bey yutkundu. İlk defa bu kadar keskince gözlerinin içine bakıyordu. Bu kadar heyecanlı olmasaydı onun da aynı ifadeyle gözlerinin içine baktığını fark edecekti. Ama İbrahim Bey kırmızıdan başka hiçbir şey seçemiyordu. Kalp çarpıntılarının hızlandığı hissetti. Nefes alabilseydi göğsünde bir sıkışma olduğunu bile anlayabilirdi. O durmuştu, zaman gibi mekan gibi. Mekanda bir çift mavi göz ve kırmızı bir palto vardı, zaman ise bir saniyeden çok da fazla değildi. İkisi de hızla başlarını başka yöne çevirdiler. İbrahim Bey yanındakilere dönüp:
"Akım hızlanıyorsa durağan basınç azalır. Bernoulli işte!" dedi.
Akımın hızlanıp hızlanmadığını bilmiyorum ama basınç kesinlikle artmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder