16 Haziran 2012 Cumartesi

'şarabın mektubu'

Ah arkadaşım,

Gece yarısına göz kırpan bir saatte uzun zaman sonra içtiğim şarabın sarhoşluğuyla eve dönerken boş sokakta yüzüme vuran yağmurla sulandırılmış rüzgarda geldin aklıma. Aslında sen çok uzun bir zamandır hep aklımın bir yerlerindeydin ama benim bunu anlamam için böyle bir roman sahnesine ihtiyacım vardı. Hayatı o kadar lirik yaşıyoruz ki bazen sevinçlerimiz de hüzünlerimiz de bazı kahramanların gölgesinde kalıyor biz de böylelikle gerçek kahramanları unutuyoruz. Son görüşmemizde bana "Yaz!" demiştin elini havaya yazı yazar gibi savurarak. Havaya yazdığın yazıyı ne yazık ki okuyamadım ama söylediğini ciddiye alıp yazıyorum işte hem de bir türlü gelemeyen yaza rağmen yazıyorum.
Sen gittikten sonra iyi şeyler de olmadı değil. Zaten senin gidişinin üstüne biz ölümlülere artık biraz da iyi şeyler olması gerekiyordu. Sen gittikten sonra ben gökyüzüne bakmayı öğrendim, bulutları saymayı ve onların da bir hikayesi olabileceğini öğrendim. Hayat zor geldiğinde bulutlara bakıp gülmeye başladım. Bu şehirde gökyüzünde o kadar çok bulut var ki, bir zamanlar bana hayal kırıklığı olarak gelen şeyler şimdi umut kaynağı inanabiliyor musun? Bizim arkadaşlar senin bildiğin bir semtte, bildiğin bir sokakta bilmediğin bir adreste. Ama bilsen sen de çok seversin, nasıl? A biliyor musun? Bildiğini de biliyorum aslında ben. Okul mu? Okul bitmedi hala arkadaşım. Ama bitecek, bir hayali gerçekleştirmeme az kaldı, aramızdan birisi mühendis olacak galiba. Şiir yazmaya çalışıyorum yeniden. Düz yazıya alışmam şiir yazmamı zorlaştırıyor. Düz rakıya alıştım belki ondandır. Ama en son sen teklif etmiştin şarap içmeyi, işte o zamandan beri ilk defa şarap içtim bu gece, teklifini şimdi değerlendirdim yani senin anlayacağın. Hem belki şarapla şiirin, düz yazıyla rakının bir ilgisi vardır, bakarsın bir sonraki mektubumda bir şiir iliştiriveririm.
Bir mektubu daha rüzgara bırakmadan önce gittiğin yerlere selam gönderiyorum, merak etme burada her şey kontrolümüz altında. Yerin de her zaman, her masada hazır.

Hürmetle,
İbrahim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder