9 Aralık 2010 Perşembe

sessizliğe takılan

"Sokakta kar sessizliği vardı." diye yazdı önündeki kağıda İbrahim Bey. Camdan dışarı bakarak o sessizliği duymaya çalışıyordu. Bir kez daha kağıda baktı, okudu cümleyi, tekrar dışarı baktı ve yazdıklarını karaladı. Bütün gün evden dışarı çıkmamıştı. Nerden bilebilirdi ki dışardaki sessizliği veya sesi? O an daha sabahtan beri kendi sesini bile duymadığını fark etti. Sesini özlemiş miydi? Dışarda olup olmadığını bilmediği ancak odasını kaplayan sessizliği dağıtmak için bir şarkıya başladı:

"gözünde bir ışık var,
peşinde bin aşık var,
dudağ..."


Kesti. Mahmure Hanim'dan sonra kendi sesi de kendine katlanılmaz gelmişti. En iyisi sessizlikti. Bu aralar pek evden çıkası gelmiyordu. Dışarıda ve içinde kopan fırtınalara aldırmadan eylemsizliğin tadını çıkarıyordu. İlerde yapacaklarının umudu ve geçmişte yaptıklarının tadı veya acısı onu ilgilendirmiyordu. O ikisinden de boş zaman çalıyordu, ilerde yaşayacaklarının ya farkındaydı ya değildi. Bir tatil planı diğerine karışıyordu, onun peşinden de büyük adam olma hayalleri. Hepsi sonunda sessizliğe takılıp gidiyordu. Kafasını uzun süre bir konuda sabit tutamıyordu.

Kafasını uzak hayallerden geri toplayıp kağıda yeni bir cümle ve bir denklem yazdı:

"Sevişmek siyasal bir eylemdi."
2 x 2 = 4

Gaz lambasını söndürdü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder